top of page
Yazarın fotoğrafıOriginn

OKUMA VE PAYLAŞMANIN HEYECANIYLA #2: “AHALİ VE ORIGINN KİTAP KULÜPLERİ"


 

Yaşlı Adam ve Deniz (E. Hemingway)’in ardından Originn ve Ahali Kitap Kulüpleri yollarına nasıl devam etti ve şu an neredeler? Hep birlikte görelim....


Yaşlı Adam’dan sonra Aylak Adam’a geçiş yaptık her iki kulüpte de. Yusuf Atılgan’ın Aylak Adamının “tutamak” arayışına eşlik ettik. Şehir hayatı, yabancılaşma ve yalnızlık etrafında dolaşıp anlaşılmanın, güvenin, bireyselleşmenin, aşkın kapı önlerinde sohbet ettik. Çocukluktan, çocukluk travmalarının yetişkinlikteki izdüşümlerinden, aileden konuştuk. Hayatımız boyunca ıskaladıklarımız, yitirdiklerimize şöyle bir bakıp çok da üzülmeyelim, bulsak hayat biter, aramak nefis bi’şey dedik. Oğuz Atay’a Tutunamayanlar için ilham olmuş satırlarla irkilip, “adako - ağaç dalı kompleksi”ni öğrendik. “Huzurunu yaşadığı günde bulamayan insana kurtuluş yok”tu, hatırladık…

Aylak Adam’dan sonra Originn Kitap Kulübü Türk Edebiyatı’nın ilk yol romanı olan Fikrimin İnce Gülü (Adalet Ağaoğlu) için bir araya geldi. Şehirleşmesini gerçekleştirememiş ülkeye kapitalizmin yerleşmesiyle birey ve toplumun aldığı yaraların kabuklarını kaldırdık birlikte. Yine aile ile bağlandık kahramana, annesiz babasız, köklenememiş Bayram’ın fetiş nesnesi olan Sarı Mercedes’i ile kendini gerçekleştirme çabasını kimi gülerek kimi içimiz ezilerek okuduk. Kendini önemsetme çabası içinde kavruluşunu gördük. Ve bir yandan ülkenin siyasi atmosferini, kirlenmişliğini, yozlaşmışlığını soktuk gözlerimize. Bu kirin pasın bireye nasıl da kolay bulaştığını, onu kavrayıp tüketebildiğini konuştuk defalarca. Ve Adalet Ağaoğlu’nun insan ve mekân anlatışındaki büyüye kapılıp şehirleri gezdik, yollarda dinlendik… Hele bir Porsuk çayı anlatışı vardı ki Porsuk’a öfkelendik!


Bu arada Ahali Kitap Kulübü ile Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi’ni okuyarak James Joyce’u soktuk hayatlarımıza. İlk Hristiyan şehidi Stephen’dan adını, Antikçağ’ın önemli figürlerinden biri ve evrensel sanatçı tipinin ilk örneği olan Daidalos’tan soyadını alan Stephen Dadalus’un Cizvit okulundan başlayıp sanatçılığa adım atışına dek olan yolculuğuna şahit olduk. Aslında Joyce’un kendi tarihi olan bu satırlar bize dinleri, toplumları, İrlanda’nın mücadele ve isyanlarla dolu tarihini, Birleşik Krallık eliyle yürütülen sömürüyü ve “tarih denen kâbusun” içindeki nice konuyu tartışma olanağı verdi. Öyle çok katman vardı ki günlerce konuşsak her birini ayırmaya yetişemezdik. Stephen’ın “savunma silahları” olarak bellediği sessizlik, sürgün ve kurnazlık ise ilhamını Odysseus’tan alıyordu ki bu da bize mitlerin kapılarını açıyordu. Kitap bittiğinde Joyce eliyle biz de kendi dillerimizde “hoş geldin hayat” demiş olduk.


Bilinç akışının en güzel örnekleriyle bezenmiş, ders notlarına geçmiş bu eşsiz kitapları arka arkaya okuyup kendi bilinçlerimize aktık kısacası…


Sırada Oscar Wilde, Ayfer Tunç, Camus, Flaubert var. Yolun götürdüğü yere doğru, eşlikçilerimiz kitaplarla birbirimize seslenerek yürümeye devam ediyoruz.



 

Nihal Yurtseven

Dodokitap Kitabevi



144 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page